BASIN TOPLANTISI - 02.01.2012
Prof. Dr. Yusuf Ziya İRBEÇ
MHP Antalya Milletvekili
T.B.M.M. - 02.01.2012, 11.30
Değerli Basın mensupları,
Hepinizin yeni yılı kutlu olsun.
Barış içinde mutlu bir yıl geçirmeniz temennisi ile, başarılı çalışmalarınızın devamını diliyorum.
Dünyada hüküm süren kriz dolayısı ile, 2012 yılında bazı ekonomik ve sosyal zorluklara karşı, başta biz milletvekilleri olmak üzere, daha da duyarlı olmamız kaçınılmazdır.
Bu nedenle, memur ve emeklilerin maaş dereceleri ile şehit, gazi, yaşlılık ve sakatlık aylığı alanların aylıklarının 1 Ocak 2012 tarihinden geçerli olmak üzere yükseltilmesine dair kanun teklifi tarafımdan hazırlanmış ve TBMM Başkanlığına 29.12.2011 tarihi itibariyle sunulmuştur.
Bugün ise, hakkımda 22.10.2011 tarihinde MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli tarafından basın toplantısı marifetiyle açıklanan disiplin soruşturması ve sonuçları hakkında sizleri bilgilendirmek istiyorum.
Bir milletvekilinin Anayasanın 81.maddesindeki vatana-millete bağlılık yemini, vatandaşa olan borcunun gereğidir.
Bir milletvekili, egemenliği ancak Türk Milleti adına kullanır. Kendisi, partisi veya partisinin liderinin şahsı adına kullanamaz.
Yasal ve vicdani sorumluluğumu yerine getirmek için TBMM Genel Kurul, Komisyon toplantılarıyla çokça olan yurtdışı görevlerim dışında, parti başkanından veya yardımcısından icazet alma zorunluluğum da yoktur. Yasada ve parti tüzüğünde böyle bir düzenleme de yapılmamıştır.
Ülke bütünlüğünü korumada, verilen şehitlerin hakkının ağırlığı açıktır. Şahsi hesap ve korkular için, bunların görmemezlikten gelinmesi kaldırılabilecek bir vebal değildir. Bu bakımdan, şehitlerimize olan saygımı en üst düzeyde tuttum. Yaptığım ziyaretlerde de, şehit ailelerimizin hassasiyetlerini paylaşmayı ayrı bir görev bildim.
Hal böyle iken, partimiz Sayın Genel Başkanı, benim yurt içi gezilerimden ve gezilerde algıladığım vatandaş ve partililerin tenkit, öneri ve tüm bilgilerini yasama organı ve parti merkezine getirip çözüm arama gayretlerimi, “disiplinsizlik ve dengesizlik” şeklinde niteleyerek, parti üyeliğinden peşinen kesin çıkarma cezasını bizzat kendisi vermiştir.
Formaliteyi ise, tarihleri belirsiz işlemlerle sonradan tamamlatmıştır.
SONRADAN tamamlatılan formalitelerde ise; ihraç beyanından önceki tarihle disiplin kuruluna sevk isteği yoktur.
- Muhakkik denilen bir soruşturmacı ataması yoktur.
- Şikayetçilerin ifadeleri alınmamıştır.
- Suçlananın, yani benim ifadem alınmamıştır.
- Muhakkik yani soruşturmacı fezlekesi (raporu) yoktur.
- Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Mehmet Nacar, üyeleri Erdem ŞENOCAK ve Halil ÖZTÜRK yasal başkanlıkça değil, kendi kendilerini soruşturmacı tayin etmiş ve bir soruşturma yapmışçasına da, bu defa aynı kişiler, disiplin cezası kararı vermişlerdir. Yani hem savcı hem de hakim olmuşlardır. Halbuki soruşturmacı tarafgir olmakla, tarafsız olma durumundaki “karar veren de” olamaz.
- Genel Başkan Yardımcıları Sayın Edip Semih YALÇIN ve Sayın Faruk Bal, illerde meydana geldiği bildirilen gezi toplantılarında bizzat bulunup bir görgü ve duyumları bulunmadığı halde, her nasılsa “şahit” olarak dinlenilmekle, olaylar başkalaştırılmaya çalışılmıştır. Hele Sayın Edip Semih YALÇIN’ın, konuya dair tarihsiz bir “mütaalası”nın sebebi ve anlamı belirsizdir. Hukuk dilinde bunun anlamı şahitlik değil, Genel Başkanın önceden verilmiş kararını destekleme amaçlı görüş bildirmedir. Çünkü belirtilen kişiler bir olayı şahsen gören de, duyan da değildir.
- Milletvekilinin TBMM Genel Kurul ve Parti Grup Toplantılarına hiç katılmadığı yollu iddia da cezaya neden sayılmıştır. Oysa benim, TBMM ve uluslararası akademisyenliğimden dolayı Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Üyeliğim/Türkiye Avrupa Birliği Parlamento Komisyon üyeliğim/130 Devletten oluşan Küresel Hareket Parlamenterleri İcra Kurulu Yöneticiliğim gibi milletvekili sıfatımdan doğan görevlerin hiçbirine devamsızlığım bulunmadığı; TBMM Başkanlığı resmi kayıtlarıyla sabittir.
- Üstelik TBMM içindeki milletvekilliği faaliyetleriyle ilgili her türlü disiplinsizlik iddiasının görüş ve çözüm yeri, TBMM Başkanlık Divanı ile ilgili Partinin Grup Disiplin Kuruludur. Bu zorunluluğa rağmen, Parti Merkez Disiplin Kuruluna, açıkça yetki GASPI yaptırılarak bana partiden ihraç cezası verdirilmiştir.
Disiplin kurulunun her işlemi usule, tüzüğe ve kanuna aykırıdır. Öylesine aykırılıklar vardır ki; örnek açıklamalarda görüldüğü gibi, Disiplin Kurulu prosedür dahil, her aşamasında problemlidir.
Tüzüğü kendileri çıkardılar, fakat başta Genel Başkan Sayın Devlet Bahçeli olmak üzere soruşturma disiplinine ait kurallara kendileri bile uymadılar.
İnsanların kendi gölgesinden korktuğu bir yönetim şekli olabilir mi?
Genel Başkanın disiplinsiz, dengesiz ve siyasi mayın iddialarının cevabının kime muhatap olup olmadığını yüce Türk Milleti en iyi şekilde takdir edecektir.
MHP Sayın Genel Başkanı, 24.10.2011 tarihinde Mersin’den dönerken Pozantı’da basınla yaptığı sohbette “Bu konuda yorum yapmak Müşterek Disiplin Kurulunu yönlendirmek” olur ifadesini kullanıyor, fakat daha önce mesnetsiz olarak kullandığı ve kendimden savunma istenmeden ve suçlama tarafıma bildirilmeden basın aracılığı ile kullanılan “Disiplinsiz ve Dengesiz” ifadeleri yeteri kadar taraflı değilmiş gibi, aynı mülakatta “O, içimizdeki siyasi mayın” tabirini kullanarak siyasi linç girişiminde bulunuyor. Yine aynı sohbette, “Yusuf Bey bilgili, eğitimli bir şahsiyet. Geçmişi milliyetçi- ülkücü camia içerisinde geçti.” İfadesini kullanıyor.
Bunların hangisi doğrudur ?
Tarih ve kültürümüzden gelen bir söz vardır:
“Hiç kimseye saygısızlık etme. Saygısızlık yapana da minnet etme. Saygının da, saygısızlığın da karşılığı olduğunu unutma”.
Bizim özlemimiz açık ve nettir: Saygı, huzur, barış, hukuk ve adalet.
Ülkücü kardeşlerim diyor ki; Genel Başkanın yaptığı hataları seçmene anlatamamaktan yorulduk. Pek çok değerli büyüğümüzü küstürüp partiden uzaklaştırmasından yorulduk. Yüce Türk Milletine hizmet çıtasını yukarıda tutmak isteyenleri ya ihraç edip ya da uzak tutan bir zihniyeti seyretmekten yorulduk. Ülkücü hareketin gözlerimiz önünde yavaş yavaş eritilmesinden, çok ama çok acı duyuyoruz.
YİNE, ÜLKÜCÜLER SORUYOR: MHP NE ZAMAN İKTİDAR OLACAK? HATTA DİYORLAR Kİ; ÜLKÜCÜLER DEDE OLDU, BİZ SAĞLIĞIMIZDA BU İKTİDARI GÖREBİLECEK MİYİZ?
Heyecanımızı ve hizmet şevkimizi engellemek isteyenlere karşı, dik duruşumuzla verdiğimiz bu mücadele; huzur, barış ve kardeşlik içinde kalkınmayı ve müreffeh bir Türkiye özlemini gerçekleştirmek içindir.
Saygılarımla.