Prof.Dr. Yusuf Ziya İRBEÇ'in 26.10.2011 Tarihli Basın Açıklaması
Öncelikle, Van ve çevresini etkileyen deprem felaketi sonucunda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet, yaralanan ve geride kalan vatandaşlarımıza, acil şifalar ve sabırlar dilerim.
Geçtiğimiz hafta sonu, 22.10.2011 tarihinde, Genel Başkan tarafından “Disiplinsiz ve Dengesiz” olduğuma dair basın açıklaması yapıldı. Şu dakikaya kadar hakkımdaki suçlamalar ile ilgili herhangi bir yazılı ya da tespitli bilgi veya belge almadım. Halbuki ben, hem bir bilim adamı, hem de seçilmiş bir siyasetçi olarak; disiplin ve dengeyi en iyi bilenlerden ve şahsımda uygulayanlardan birisiyim. Bugün itibariyle, uluslararası bir toplantı için yurt dışına çıkacağımdan, avukatıma konunun soruşturulup en kısa sürede sonuçlandırılması için talimat verdim. Bir an önce yazılı bir yaptırım istiyorum. Hiç bir kimsenin itibarı, kamuoyu önünde siyasi tartışma konusu yapılamaz. Bu konuya özellikle seçilmişler daha fazla özen göstermelidirler.
Sayın Genel Başkan basın aracılığı ile; “Ama 24 şehidin verildiği gün, millet sokakta, cenazeler kalkarken, teşkilatımız tahrike kapılmadığı bir süreci yaşarken, MHP'nin potansiyelinin yüksek olduğu İç Anadolu'daki illeri dolaşarak orada 'sessiz kalınıyor, ne oluyor' gibi tahrik edici birtakım provokasyon cümleleriyle görüşme yapması kabul edeceğim bir durum değildir.” diyerek açıklama yapmıştır.
Ben, bu ziyaretimi, Sayın Genel Başkanın ifade ettiği gün değil, iki gün sonra yaptım. Kırıkkale, Kırşehir ve Nevşehir teşkilatları 22.10.2011 tarihinde ziyaret edilmiştir. Bu üç ile de o dönemde şehit cenazesi gelmedi. Ayrıca, şehit ailelerini bir Milletvekilinin ziyaret etmek ve güzergah üzerinde bulunan illere uğramak istemesini mayın ve tuzağa benzetmek, hukukun insaf ölçüleri içinde kabul edebileceği bir davranış değildir.
Şahsıma yapılan hukuki dayanaktan yoksun suçlamalar; siyasi korkutma, linç ve bel altından vurma seviyesine inmemelidir. Bu ülkede kardeşlik ve hukukun üstünlüğü hepimizin özlemidir. Yanlış bilgilendirmeler düzeltilmelidir.
Ben şu anda, bana atfedilen hangi olayın dengeli veya dengesiz olduğunu bilmiyorum. Ben milletime karşı oldukça duyarlı bir milletvekiliyim.
Bir milletvekili, yasama görevinin olmadığı dönemlerde kendisini seçen milletine gitmek ister ve bunu yaparsa, bu hareket mi disiplinsizlik ve dengesizlik sayılacaktır?
Sayın Genel Başkan, hayatı boyunca bir defa bile karakola davet edilmemiş birisi, nasıl olurda 3 ay içinde siyasi bir mayına dönüşür? Nasıl bir suç unsuru tespit ettiniz? Bu noktada, konuyla ilgili bizzat Genel Başkandan tatmin edici açıklama beklemek hakkımdır.
Amacım da tek ve nettir. Millet iradesini layık olduğu en üst seviyeye taşımak, temsil ve tasarruf etmektir. Bunu, en yüksek kararlılık içinde sorumluluk ve görev bilirim. Ancak, haksızlık karşısında güvercin olamam. Böyle bir tavır, yine bu milletin haysiyet ve itibarını en üst düzeyde tutmak içindir.
İktidara yürüyüş mücadelesini de, bizzat Sayın Genel Başkan tarafından basın mensuplarına “Yusuf Bey bilgili, eğitimli bir şahsiyet. Geçmişi milliyetçi- ülkücü camia içerisinde geçti” diye ifade edilen yuvamda yapıyorum.
Anayasa’nın 80. Maddesi aynen şöyle diyor:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün Milleti temsil ederler” .
Bu bakımdan, bir günde 24 askerimizin şehit olması sonrasında pasif kalamazdım. Böyle bir zamanda, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde bayrak asan vatandaşlarımızın duygularını paylaşmak nasıl suç olabilir? “Reaksiyon göstermekte neden geç kalıyoruz?” diyen ülkücü kardeşlerimizin ve teşkilatlarımızın hissiyatlarını, arzu ve isteklerini dile getirmek için kullanılan ifade karşısında, şahsımı disiplinsiz ve dengesiz olarak nitelendirmek elbette ki yanlış ve hukuki dayanaktan yoksundur.
Geçmişte örnek davranışları ile birçok üst düzey görev üstlenmiş bir milletvekilini disiplinsizlik ve dengesizlik ile suçlamak, iki gün sonra da;
“ O içimizdeki siyasi mayın”
açıklaması yapmak, çok büyük bir kusurdur ve Büyük Türk Milleti adına görev üstlenmiş bir milletvekiline karşı, siyasi nezaketten oldukça uzak ve itibar zedeleyici bir söylemdir. Bu durum, hele bir parti liderine hiç yakışmaz.
Beni bugün ispatlanmamış ve havada kalan söylemlerle itham edenler, yarın hukuk önünde kaybedeceklerini ve kendilerini disipline etmek zorunda kalacaklarını asla unutmamalıdırlar.