Meclis’in en ‘yabancı’ milletvekili
Meclis’in en ‘yabancı’ milletvekili
İDRİS GÜRSOY-POLİTİKA Aksiyon
Sayı: 768/ Tarih : 24-08-2009
“AB’ye üye 27 ülkede çeşitli lisanlar konuşuluyor. Rusça hariç. Ama ben enerji politikası ile yakından ilgilendiğim için Rusçayı da kullanıyorum.” diyor Türkiye AB Uyum Komisyonu üyesi Yusuf Ziya İrbeç. O, altısı mükemmel seviyede dokuz dil biliyor...
TBMM, ülkedeki en kolay hedefler arasında ve korumasız. Bürokrasi ve bazı medya organları, Meclis’i sürekli halkın gözünden düşürmeye çalışıyor. Haklı eleştiriler olsa da çoğu zaman insaf sınırları zorlanıyor. Yakından bakınca “Bu milletvekilleri ne yapıyorlar? Maaşlarını alıp yatıyorlar.” tekerlemesini boşa çıkaracak çok örnek de var. Dokuz dil bilen Prof. Yusuf Ziya İrbeç, o iyi örneklerden sadece biri.
Meclis’in en çok lisan bilen milletvekili İrbeç, sekiz yaşındayken, memleketi Antalya Kalkan’a gelen turistlerin konuşmalarını işitince dünyada Türkçeden başka dillerin de olduğunu anlar. Acaba bu insanlar ne düşünüyor diye merak eder. Bunu öğrenebilmenin tek bir yolu vardır; farklı dilleri bilmek... Çok iyi düzeyde Fransızca, Almanca, İngilizce, İtalyanca ve Arapça, orta düzeyde Rusça öğrenir. Üç dili ise rahat anlayabilecek seviyeye getirir. Lisana ilgisi eğitim hayatına da etki eder. Üç dilde eğitim veren Viyana Diplomat Akademisi’nde ihtisas yapar.
Meclis’e gelmeden önceki 20 yıllık meslek yaşamında 15 değişik işte çalışır. Üniversitelerde hocalık yapar. Rektörlük ve üniversite kuruculuğunun yanında çeşitli sektörlere danışmanlık hizmeti verir. Dünyanın her yerinden arkadaşları olur. Her görüştüğü insanı iphone’una not alır. Devlet başkanlarından üniversite hocalarına kadar 2 bin 500 kişi ile öğrendiği diller sayesinde âdeta arkadaş olur.
El yazısı ile kısa bir özgeçmişini yazarak AK Parti’ye Antalya milletvekili aday adayı olarak müracaat eder. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kontenjanından listeye konur. 22 Temmuz 2007’de 23. dönem milletvekili seçilerek Meclis’e girer. Artık o bir sorun çözücüdür; “Siz bir ülkenin politikacısı ile aynı dilden konuştuğunuzda ilişki çok daha sıcak oluyor. O ilişkiyi de bir noktada kendi ülke menfaatlerine doğru çekmek çok daha kolaylaşıyor. Neticede ticaret hayatı gibi. Ticaret hayatını kumardan ayıran şey, iki tarafın da kazanmasıdır. Politikada ve uluslararası ilişkilerde de iki tarafın kazanabileceği ortamları oluşturabilmek önemli. O zaman problemleri daha rahat çözüyorsunuz. Problem hep kan kaybettiriyor ama çözüm olumlu yansımaları beraberinde getiriyor.”
Türkiye Avrupa Birliği Uyum Komisyonu’nda görev alır. Yabancı ülkelere seyahatlerinin sayısı artar. Milletvekilliği ona pek çok kapıyı açar ancak o da bildiği lisanlar ve temsil keyfiyeti ile Meclis’e kalite katar.
Türkiye haftalardır Kürt açılımını konuşuyor. Kürtçenin önündeki engeller tam olarak kalkarsa bu Kürtçeye ilgi artar mı? Aynı zamanda iktisatçı, dış politika uzmanı ve öğretim üyesi Prof. Yusuf Ziya İrbeç sorularımıza cevap verdi.
- Dil merakı nereden geliyor?
Küçüklüğümde çok soru soran biriydim. Çocukluğum turizm bölgesinde geçti. 8-9 yaşımda Kalkan’a turistler geliyordu. Dünyada başka dillerin konuşulduğunu görünce bunların düşünceleri, dünyaya bakışları nasıl diye merak uyandı. Bu merak analitik bir merak. Küçükken matematiğe çok ilgiliydim. 24 saat matematik çalışsam hoşuma gidiyordu. Matematikle lisan arasında yakın bir ilişki vardır. İkisi de analitik düşünceye dayanır.
- Sadece merak yeterli mi? Lisan öğrenmek için nasıl bir yol izlemek lazım?
Lisan öğrenmede en önemlisi plan, gayret ve ısrardır. Lisanı takip etmezseniz unutursunuz. Lisanı canlı tutmanın yolu, bir vasıta olarak her zaman kullanabilmektir. Bir araba, bir ütü, bir telefon gibi. Lisanı dünya insanları, kültürler ve gelişmelerle irtibatlandırdığınızda unutmak zor oluyor.
- Kaç dili kullanabiliyorsunuz?
Altı. Viyana Diplomat Akademisi mezunuyum. Orada üç lisanda eğitim yapılıyordu. 1984 yılında dünyadan 12 öğrenci almışlardı. Onlardan biri de bendim. Dünyadaki bütün ekonomik ve diplomatik gelişmeleri takip ediyorduk. Mesela, Rusya’nın yıkılma dönemine yaklaştığının analizlerini yapıyorduk. Ben hâliyle Rusça öğrenmek durumunda kaldım. Altıncı dil olarak Rusçayı da öğrendim.
- Hangi dilde çok zorlandınız?
Dilde zorlanma diye bir şey olmaz. Siz bir problemi veya meseleyi çözmeyi kafanıza koymuşsanız artık ondan zevk almanız lazım. Zaten zevk almazsanız en kolay dili bile öğrenmekte zorlanabilirsiniz.
- Meclis’te en çok lisan bilen milletvekili olarak bunu kullanabiliyor musunuz?
AB Uyum Komisyonu’ndayım. AB’ye üye 27 ülkede çeşitli lisanlar konuşuluyor. Konuşulmayan tek lisan Rusçadır; ama ben enerji politikası ile yakından ilgilendiğim için Rusçayı da kullanıyorum. Hâliyle bu lisanları bildiğim için bazı temel verilere ulaşmam daha rahat oluyor. Kaynağından alıyorsunuz bilgileri.
- Kürtçe uzun yıllar yasaklandı. Şimdi bu konuda üniversitelerde kürsüler kuruluyor.
YÖK’ ün bazı çalışmaları var, hükûmetin takip ettiği bir politika var, bu hassas bir konu. Hükûmet yeri gelince çeşitli açılımlar yapıyor. Bu açılımlar neticede devam edecek. Dile yasak konulamaz. Bu yanlışlardan dönülüyor artık. Kürtçe kursları da var.
- Kürtçe biliyor musunuz?
Hayır.
- Öğrenmek ister misiniz?
Duruma bağlı.
- Kürtçeye ilgi artar mı?
Ben Arapça da biliyorum. Farsça ile yakın bir ilişkisi var. Benim açımdan Arapçayı bilmek bir ihtiyaç. Kürtçe de ihtiyaç olursa bakarız. Türkçe ile bütün konular çözülebiliyor. Kaldı ki Türkçeyi 300 milyon insan konuşuyor. Bu bölgede Türkçe, Kürtçe öğrenmek gibi bir problemle karşılaşmayacağız. İsteyenler Kürtçeyi de öğrenir.
Dil bileyim diye dil öğrenilmez. Bir gerekçe olması lazım. İlmi buluşların, politik gelişmelerin takip edilmesi gibi. Bu bölgede Türkçe hâkim bir dil. İkincisi, Doğu Avrupa’da Rusça hâkim bir dil. Orta Doğu’da da Arapça hâkim bir dil. Bu üç lisanı bildiğinizde bütün ihtiyaçları yerine getirmiş oluyorsunuz. Tabii üç dilin hâkim olduğu bölgede konuşulan dil sayısı 20’nin üzerindedir. Siz 20’sini de öğrenmeye kalkarsanız hedefinizi şaşırırsınız. Ayrıca biriyle anlaşmak sadece onun ana dili ile olur diye de bir şey yok.
- Türkçenin önümüzdeki yıllarda önemi artacak mı?
Türkçe Olimpiyatları’nda biz bunu gördük. Dünyada en yaygın konuşulan ilk beş dil arasında bulunuyor. Türkçenin geleceği parlak. Türkçenin dağılımı ve Türkçenin tarihte oynadığı rol bakımından Rusça ve İngilizce gibi bir zorlama olmamıştır. İnsanlar o dönemin edebiyatını ve gelişmelerini takip edebilmek için Osmanlıcayı öğrenmişlerdir. Şimdi Türkçe yine aynı şekilde ilgi duyulan dillerin başında gelmektedir.
- Meclis’te lisan bilen milletvekillerinin sayısı artmalı mı?
Dil bilenlerin sayısı ve eğitim kalitesinin artması uluslararası ilişkilere olumlu yansıyor. 23. dönem parlamento profiline baktığımızda bir kalitenin yakalandığını görüyoruz. Lisan bilenlerin sayısının fazla olması uluslararası entegrasyon açısından işi daha da kolaylaştırıyor.
- Avrupa Birliği ilişkileri ne yönde gelişecek?
Türkiye çok önemli bir noktada. Türkiye’nin Avrupa’ya üyeliği Avrupa açısından çok daha önemli. ABD, Türkiye’nin AB’ye girmesini destekliyor. Ayrıca Nabucco projesi dolayısıyla Türkiye’nin stratejik önemi tescil edildi.
- Rusya desteklemiyor?
AB’nin desteklediği her proje aynı ölçüde Rusya ve diğer bölge ülkeleri tarafından desteklenecek diye bir şey yok. Çünkü herkes kendi konumunun güçlenmesini istiyor. Rusya en azından kendi konumunu muhafaza etmek peşinde. Putin bunun için Türkiye’ye geliyor. Orta Asya ülkeleri ve Azerbaycan hem Nabucco’ya destek verme hem de Rusya ile ilişkileri iyi düzeyde götürme eğiliminde. Türkiye bu bölgede çok stratejik bir noktada. İslam Teşkilatı Genel Sekreteri’nin Türk olması da İslam dünyasında Türkiye’nin belirli bir ağırlığa ulaştığını gösteriyor.
- Reformların gecikmesi, süreci nasıl etkiler?
AB ilişkilerinde Türkiye belli bir standarda ulaşmanın gayreti içinde. AB standartlarına ulaşmak istiyoruz, müzakere sürecindeyiz. AB’de şu anda muhafazakâr bir ağırlık var. Her ülkede bir seçim oluyor. Beş sene veya on sene sonra hangi görüş olacak bilemeyiz. Biz bu liderlerin eğilimlerine göre politika izlemiyoruz. Türkiye bölgedeki ağırlığını artırarak Türk insanını daha iyi bir konuma getirme peşinde. Bu yüzden demokratikleşme paketleri açılıyor.
- AK Parti rozeti takılırken duygulanmışsınız?
Heyecanlı insanlar duygusaldır, katı insanların ise heyecanlanması zordur. Hesap insanları hiç heyecanlanmaz. Bir mevki istemek üzere bir yere giderseniz siz o mevkinin esiri olursunuz. Siz durmayacaksınız, su gibi çalışacaksınız, hedefe de gideceksiniz. ‘Benim isteğim mutlaka şudur’ mantığı ile giderseniz hizmeti unutursunuz. Beni heyecanlandıran şu oldu: Türkiye’de güzel işler yapıldı. Bu işlere bir katkının karınca kararınca size de verilmiş olması ve bunun Başbakan tarafından takdir edilmesi.
Başarının sırrı: 3H
Aşağı yukarı 20 sene çalışma süresi içinde 15 yerde görev almışım. Öğretim üyesiyken bakanlık ve sendikalarda danışmanlık yaptım. Heyecanlı olduğunuz sürece hizmet sunabiliyorsunuz. Heyecan olursa hareket oluyor, hareket olursa hizmet oluyor. Üçü birbirine bağlı. Bir de yapılan işten zevk alacaksınız.
Beş saat uyku yeterli
Prof. İrbeç, tarihe ve özellikle diplomasi tarihine ilgi duyuyor. Hızlı okuyor. Kitapları satır satır okumak yerine kendisine yarayacak yerleri alıp bırakıyor. Günde beş saat uyuyor. Tatil yapmıyor. Viyana İktisat Üniversitesi’ni bitirdi. Birçok üniversitede öğretim üyesi olarak ders verdi. Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde dekan yardımcılığı, Çankaya Üniversitesi’nde bölüm başkanlığı, Beykent Üniversitesi’nde dekanlık, rektör yardımcılığı ve rektörlük, Bahçeşehir Üniversitesi’nde Uğur Eğitim Kurumları başkan vekilliği, Uluslararası Balkan Üniversitesi’nde kurucu rektörlük görevlerinde bulundu. TOBB ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nda; KEİPA, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Ankara Ticaret Odası’nda yönetici ve danışman olarak görev yaptı. 100’ün üzerinde bilimsel makalesinin yanı sıra 3 kitabı yayımlandı.