Önemli Linkler

01.08.2012 Basın Toplantısı

 

Değerli Basın Mensupları,
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. İçinde bulunduğumuz Ramazan ayının milletimiz, ülkemiz ve bütün insanlık için hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan temenni ediyorum.
 
Büyük Türk Milletini sevip yüceltme ülküsü ile kurulan MHP’nin bir milletvekili olarak; anayasa gereği ettiğim yemine hep sadık ve bağlı kaldım. Seçildiğim günden bu yana; çalışmalarım anayasa gereği aldığım harcırahı helal ettirme ve milletime hizmet odaklı olmuştur. Bu gayretlerim, Genel Merkez tarafından ölçüsüz ve icapsız biçimde değerlendirilmiş, tarafıma dengesizlik ve disiplinsizlik atfedilerek partiden ihraç süreci başlatılmıştır.
Anayasa gereği, MHP üyesi bir milletvekili sıfatıyla Türk Milletine olan görev ve sorumluluklarımı yerine getirmeye en üst düzeyde özen gösterdim. Bu süreçte, Parti Genel Başkanının maiyetine hukuk anlayışından yoksun bir yaklaşımla kesin ihraç emri vermesi, kamuoyunun dikkatinden kaçmamıştır. Ayrıca, Merkez Disiplin Kurulu Üyeleri Mehmet NACAR, Erdem ŞENOCAK ve Halil ÖZTÜRK bu emri yerine getirmek üzere hem savcı, hem de hakim rolünü üstlenerek usulsüz ve haksız bir biçimde ihracıma karar vermişlerdir. Bu işlem esnasında, Merkez Disiplin Kurulu Üyelerinden Feridun BAHŞİ de, böyle bir kararda üç farklı imza kullanmıştır. Bu kişilerle ilgili; suç duyurusu hakkımız saklıdır.
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, 09.07.2012 gün ve 2012/8704 sayılı kararı ile bu haksız ve usulsüz kararı bozmuş, Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Mehmet NACAR, Üyeler Erdem ŞENOCAK ve Halil ÖZTÜRK’ün eylemlerini disiplin hukukunda “kabul edilemez” olarak değerlendirmiş, verdikleri kararı da; genel hukuk, adalet ve aynı zamanda hakkaniyet prensiplerine aykırı bulmuştur.
Böylece, Yargıtay verdiği kararla hem MHP Genel Başkanlığına adaylık için önümü açmış, hem de gasp edilmeye çalışılan hakkımı teslim etmiştir.
Yaşanan bu süreç, Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkan ve ekibi tarafından ehliyet ve hakkaniyetle yönetilmediğinin çok açık bir göstergesi olmuştur. Bu durum, Yüksek Mahkeme kararı ile de tescillenmiştir.
Bu saatten sonra, bizim Genel Merkez’den beklentimiz; bu tür adaletsizlikleri bir an önce ortadan kaldırması ve Kongre sürecinde adil bir tutum içine girmesidir.
İktidar özlemi içinde olan ve bunu en çok hak eden Milliyetçi Hareket Partisi’nin bilgi, birikim ve donanım itibarıyla yeterli, hukuka saygılı olan kadrolarca yönetilmesi, ayrıca 43 yıllık iktidar özlemine cevap verebilme zamanı çoktan gelmiştir. Mensubu bulunduğum ülkücü camianın ve tüm milletimizin de beklentisi bu yöndedir.
Hakkımda kesinleşmiş hukuki bir karar olmamasına rağmen, MHP Genel Merkezi art niyetli davranışlarından geri kalmamış ve kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesine zemin hazırlamıştır. Bu süreçte MHP Genel Merkezi’nin hukukçu kadrolarının yetersizliği alenen ortaya çıkmıştır.
Genel Merkezin hukuki yaklaşımdan çok uzak olan isteği üzerine; 25 Haziran 2012 tarihinde Partiden çıkarıldığım yönündeki haberler kamuoyu ile yoğun bir şekilde paylaşılmıştır. Bu hareketin Yüksek Mahkemeyi etkilemek amaçlı olduğu bugün çok daha iyi anlaşılabilmektedir.
Ayrıca, MHP Genel Merkezi TBMM Başkanlığına doğru olmayan bilgi vererek, Meclis Başkanlığını yanlış yapmaya sevk etmiştir. Oysa 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 57. Maddesine göre; iptal kararına konu olan bir işlemin kesinleşmesi; hakkımdaki yargı kararının kesinleşmesiyle mümkündür. Bu konuda verilen yargı kararı kesinleşmeden kesin karar gibi kamuoyuna sunulması sırasında, TBMM Başkanlığı yanıltılmıştır. Böylece, Meclis Başkanlığı kendisine gönderilen yazıların mahiyeti hakkında yeterli inceleme yapmaksızın, esas davanın Yargıtay’da görüleceği tarihten 1 gün önce, konuyu basına servis etmiştir. Ancak, yanlış hesap Bağdat’tan, haksız usulsüz karar da Yargıtay’dan dönmüş, adaletin tokadı haksızların yüzünde patlamıştır.
Unutmayalım ki; çağdaş hukuk “Adalet kördür, ama karanlıkta da görür” felsefesini benimsemektedir.
“Mücadele ne kadar çetin olursa, zafer de o kadar muhteşem olur” diye bir söz vardır. Mücadelenin ne kadar çetin olduğuna bakmıyoruz. Her zaman doğruların yanında olma konusunda azimli ve kararlıyız.
Demokratik değerlere saygılı olan çok partili bir sistemde: 
-       Bir milletvekilinin, farklı ve yapıcı olduğuna inandığı görüş ve düşüncelerini parti içinde dile getirmesi engellenebilir ve mensubu bulunduğu partiden atılabilir mi?
-       Muhalefette bulunan bir parti yönetiminin asıl görevi, iktidarı denetlemek ve yapılan yanlışlıkları ortaya çıkarmak için çaba sarf etmek mi, yoksa koltuk derdine düşerek farklı görüşleri bu amaçla tasfiye etmek mi olmalıdır?
-       Bir milletvekilinin düşüncelerini kamuoyu ile paylaşması, sağlıklı bir demokrasi için gerekli değil midir?
-       Bir Parti Genel Başkanının hem halktan oy almak için milletvekillerini aday göstermesi, hem de koltuğunu koruma refleksiyle kendisini tek karar verici konumuna getirmesi demokratik olabilir mi?
 
Benim ülkücü kardeşlerimi yönetenlerden beklentim, iktidara yürürken her şeyi artık iyi ölçüp biçmeleridir. Biz ise, iktidar hedefinden başka alternatif tanımıyoruz ve bunu da sloganla değil, siyaseten gerçekleştirme azmindeyiz.
 
“Maymun bile cevizi ölçüp ağzına atıyor.” Nasıl oluyor da, 43 yıl hak hukuk mücadelesi veren ülkücü kardeşlerimi bugün yönetenler bu kadar ölçüsüz, bu kadar haksız ve hukuksuz yollara başvurabiliyorlar.
Allah, Peygamberlerine bile adaletsizliği ortadan kaldırma sorumluluğunu insanları ikaz etmeden bildirmiyor. O bakımdan, adaletsizlik önünde asla Genel Başkan’ın tasdik memuru olanları kabul etmeyiz. Ülkücü camiamız da, adaletsizlik yapanları ve onların önünde eğilenleri tasvip etmeyecektir.
Bu dünyada Donkişot bile kaybedilmiş bir davanın kahramanı olabiliyorsa, adaletsizlik karşısında kimse bizden susmamızı bekleyemez. Arkadaşlarımızla birlikte haysiyetli bir iktidar mücadelesine odaklanmış olan dik duruşumuz aynı şekilde devam edecektir. Biz her zaman üzerimize düşeni yaparız. Bizim felsefemiz şairin dediği gibi;
“Tohum saç, bitmezse toprak utansın,
Hedefe varmayan mızrak utansın,
Hey gidi küheylan, koşmana bak sen,
Çatlarsan doğuran kısrak utansın”
 
Bizde kin yok sevgi var, kardeşlik var, saygı var.
Aynı şekilde adil olamayanlara karşı dik duruş ve mücadele var. Bizim mücadelemiz hak, hukuk, adalet ve fazilet mücadelesi olup, amacı da; ehliyet, liyakat ve samimiyete sahip kadroların önce Milliyetçi Hareket Partisine sahip çıkması, sonra da Büyük Türk Milletine layıkıyla hizmet edebilmesidir.
Ramazan ayı vesilesiyle; son olarak şu veciz sözün altını çizmek istiyorum:
“ALLAH KİMSEYİ YANLIŞI SAVUNACAK KADAR CAHİL, DOĞRUYU İNKAR EDECEK KADAR DA NANKÖR YAPMASIN”
 Saygıyla kamuoyuna duyurulur.

Site İçi Arama

Twitter

© Prof. Dr. Yusuf Ziya İrbeç - 23. ve 24. Dönemler Antalya Milletvekili