Önemli Linkler

07.06.2012 Tarihli Basın Açıklaması

 

MHP Genel Başkanı tarafından değişik tarihlerde şahsıma karşı yöneltilen hakaretamiz ve iftira nitelikli
 
“Disiplinsiz, Dengesiz, Provokatör, Parti içine yerleştirilmiş mayın, Pimini çekelim”
gibi sözler nedeniyle, kişilik haklarıma saldırı yapılmış bulunmakla, adı geçen kişi hakkında Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığım dava 06.06.2012 tarihli ilk duruşmada reddedilmiş bulunmaktadır.
 
Henüz hukuken kesinleşmemiş mahkeme kararını davalı Genel Başkanın aynı gün ve saatte ajanslara ve basına vermesi, ona yeni hakaret imkanı vermediği gibi, zati şeref ve haysiyetini daha da yükseltmez. Bu durumun kamuoyuna nihai kararmış gibi sunulması da; hukuki ve etik bir davranış değildir.
 
Basın aracılığı ile Türkiye ve Dünya kamu oyuna bildirilen demeçleri; Türk Milletine karşı temsil görevini yürüten şahsımın kişisel, ailevi, mesleki, yurtiçi ve uluslararası boyutta şeref ve haysiyetine ağır tecavüz ve aşağılamadır. Ayrıca, bir milletvekilini öldürmeye azmettirme suçudur.
Bunun tek yaptırımı ise, mahkemeye başvurmak olup, asla fiili ve misli tecavüz değildir.
Bu vesileyle, yasalara ve mahkemelere saygı sınırını aşmamaya gayret göstererek yerel mahkeme kararına davacı sıfatımla bir eleştiri yapma hakkımın var olduğuna inanıyorum:
 
MHP Genel Başkanı tarafından sarf edilen “Disiplinsiz-Dengesiz-Provokatör-Pimi çekilecek mayın” gibi sözlerin, kişilik hakkına neden saldırı mahiyetinde görülmediğini anlamakta zorlanmaktayım.
 
Basına verilen ve yayınlanarak Türkiye ve Dünya kamuoyuna bildirilen bu demeçler; milletvekili sıfatım yanında şahsımın kişisel, ailevi, mesleki, yurtiçi ve uluslararası boyutta şeref ve haysiyetine ağır bir tecavüz ve aşağılama sayılmayacak ise, hangi sözler bu nitelikte görülecektir? Gerçekten merak ediyorum. Hem kamuoyunun vicdanında, hem de devam eden hukuki süreçte doğru cevap bulunacaktır.
 
Ayrıca, açtığım davanın böyle alelacele karara bağlanmasını da manidar ve ilginç buluyorum.
 
Burada asıl üzerinde duracağım konu Sayın MHP Genel Başkanını bu sözleri sarf etmeye sevk eden düşünce tarzıdır.
Ben, iki dönemdir, 22 Temmuz 2007 Genel Seçimlerinden bu yana, TBMM’de Antalya Milletvekili olarak görev yapmaktayım.
 
Türk Milleti adına üstlendiğim temsil görevini hem Türkiye içinde hem de yurtdışında başarıyla yürütmekteyim. 23. Dönemde TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Karma Parlamento Komisyonu Üyelikleri ile AB Uyum Komisyonu Başkanvekilliği görevlerinde bulundum. 24. Dönemde de, yurtdışı komisyonlarda görev aldım. 31 Ekim 2011 tarihinde 130 civarında ülkeden 1300’ün üzerinde parlamenter arasından Küresel Hareket Parlamenterleri İcra Kurulu üyesi seçildim. Bu seçim sonrasında, Barış ve Demokrasi Programı Başkan Vekilliğini de üstlendim. Yine, 24. Dönemde Küresel Hareket Parlamenterleri adına Birleşmiş Milletler toplantılarına katılarak Türkiye’yi temsil ediyorum.
Milletvekilliğinden önce de, hem akademisyen, hem de rektör olarak çalıştım. Türk milletine olan hizmet borcunu kutsal bir görev sayan ve 7 yabancı dil bilen bir milletvekili sıfatıyla; temsil görevimi bana verilen yetki süresince en iyi şekilde yürütmeye kararlıyım.
Bir milletvekili yalnız kendi seçildiği ilin değil, bütün Milletin emrindedir. Egemenliği ancak onun adına kullanır. Kendisi, partisi veya partisinin liderinin şahsı adına değil. Milletvekillerine bu görevini, yurt çapında her coğrafyada mutlaka yerine getirsin diye, maaş ve tazminatından ayrı, Anayasanın 86.maddesine göre önemli miktarda her ay peşin maktu YOLLUK verilmektedir.
Kanuni ve vicdani sorumluluğumu yerine getirmek ve aldığım YOLLUĞU helal ettirmek için; TBMM Genel Kurul, Komisyon toplantılarıyla çokça olan yurtdışı görevlerim haricinde, yurtiçi programlarımı yürütmek amacıyla parti başkanından veya yardımcısından icazet almam gerekmediği kanunlar çerçevesinde çok açıktır.
Kaldı ki; yurtiçi gezilerimde Milliyetçi Hareket Partisine oy veren vatandaşlarımız, Genel Merkez yöneticilerinin kendilerine yönelik ilgisinin, beklenenin çok altında olduğunu belirtmekten çekinmemişlerdir. Hatta bu konulardan muzdarip ve şikayetçi olduklarının da altını çizmişlerdir.
Oysa benim bu tutum ve davranışlarım milletvekilliği görevimin gerektirdiği hak ve yükümlülükler olmasına rağmen; MHP Genel Başkanlığı tarafından bir “meydan okuma” gibi takdim edilerek aleyhime bir husumet ortamı yaratılmaya çalışılmaktadır.
Hedefim ve amacım, ülkemin kalkınması ve milletimizin refahıdır. Bu hedefin ise; Milliyetçi Hareket Partisine gönül veren seçmenlerin büyük bir çoğunluğu tarafından dile getirildiği gibi, yeni bir siyaset anlayışı ve lider ile sağlanacağından en ufak bir kuşku yoktur.
Sayın Genel Başkana düşen asıl ve etik görev; ülkücü camiaya ve Türk Milletine beklemekten usandığı iktidarı sağlamaktan çok uzak olan Parti Genel Başkanlığını ve yönetimini bir an önce milli ve manevi değerleri yüksek, cumhuriyet ilkelerine bağlı, vatanımızın bölünmez bütünlüğü ile milletimizin kardeşliğini daha da güçlendirecek kadrolara devrederek MHP iktidarının önünü açmasıdır.
 

Saygılarımla kamuoyuna duyurulur.

 

Site İçi Arama

Twitter

© Prof. Dr. Yusuf Ziya İrbeç - 23. ve 24. Dönemler Antalya Milletvekili